Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi ve önceki dönem MESİAD başkanlarından Mustafa Güler, Mersin’in yaylalarının doğal ve tarihi özellikleriyle turizm potansiyeli taşıdığını belirterek “Yayla turizminin gelişmesini istiyorsak, Çevre Düzeni Planı’nda yaylalara düşük yoğunluklu günübirlik veya konaklamalı yeni turizm alanları işaretlenmelidir” dedi. Güler, Çamlıyayla’dan Anamur’a kadar onlarca yaylanın konut yapılaşmasına açık olmasına rağmen yaylalarda birkaç tesis dışında turizm tesisi bulunmadığına dikkat çekti.
Mersin Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MESİAD) önceki dönem başkanlarından, Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi Mustafa Güler, Çevre Düzeni Planı hazırlanırken Mersin’in yaylalarında da turizm alanları işaretlenmesi gerektiğini söyledi.
“Çamlıyayla’dan Abanoz yaylasına kadar her adımda sayısız güzelliklerle bezeli Toroslar’ın, Çevre Düzeni Planı ile yayla turizminin cenneti olmasının önü açılmalıdır” diyen Güler Çamlıyayla, merkeze bağlı Gözne,Soğucak, Bekiralanı, Yeniköy, Aladağ, Arslanköy, Fındıkpınarı , Erdemli’ye bağlı Sorgun, Silifke’ye bağlı Baladız, Gökbelen, Uzunca burç, Kırobası, Mut’a bağlı Kozlar, Dağpazarı, Sertavul, Anamur’a bağlı Kaş ve Abanoz gibi irili ufaklı yaylaların tamamında konut amaçlı yapılaşma olmasına rağmen turizm amaçlı planlama ve yapılaşma olmadığına dikkat çekti.
Güler, “Hâlbuki yaylalarımızın tamamında turistlerin yoğun ilgisini çekecek çeşitlilikte doğal güzellikler fazlasıyla vardır. Mağaralar, kanyonlar, şelaleler, göller, tarihi yapılar, kaleler ve anıtlarla Mersin yayla turizmi için çok önemli potansiyeline sahiptir. Ancak, yayla turizminin gelişmesi için planlı alan yoktur. Bugünlerde Mersin Çevre Düzeni Planı tartışılmaktadır. Eğer yayla turizminin gelişmesini istiyorsak, düşük yoğunluklu günübirlik veya konaklamalı yeni turizm alanları işaretlenmelidir” dedi.
Akdeniz Turizm Forumu (MEDITOUR 2016) için Mersin’e gelen Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ve Kalkınma Bakanı Lütfü Elvan’ın Mersin’de turizm potansiyelinin çokluğu ve çeşitliliğine dikkat çektiklerini belirten Güler şunları söyledi:
“Bu gerçeği biz de sık sık dile getiririz. Ancak bu potansiyelin aktif hale getirerek ülkemiz ve Mersin’de faydaya dönüştürülmesi bir türlü sağlanamaz. Bir tanıma göre turizm; konaklamalı gezginliktir. Bu tanımdan hareketle Mersin’de turizm sektörünün gelişmesi öncelikle yatak kapasitemizin çoğaltılmasından geçer. Mevcut planlarımız bunun gerçekleşmesine el vermediğinden, planlı bir turizm hareketinden söz edemeyiz. Yaylalarda yapılaşma plansız olduğu gibi, estetik kaygılar da taşımıyor. Doğu Karadeniz’de Uzungöl, Ayder Yaylası gibi yerli ve yabancıların uğrak yeri olan yayla turizm alanları emsal alınabilir. Mevcut yaylalarımız Mersin’de yerleşik olanların yazın konaklamalarını karşılayan konut alanlarıdır. Sarnıç, Arslanköy’de Yedigöz, Şaymana, İsmail’in yeri, Sunturas gibi kendi olanakları ile oluşmuş yerler dışında, turizm amaçlı konaklama ve diğer ihtiyaçları karşılayacak yapı yoktur. Bunun için Çevre Düzeni Planı’nda sadece tyurizm amaçlı konaklama, eğlenme ve yeme-içme ihtiyaçlarının karşılandığı düşük yoğunluklu günübirlik ve konaklama için yeni alanlar işaretlenmelidir. Bu yolla gelişen iç ve dış turizm ile köylülerimiz ürettikleri ürünleri yerinde pazarlayabilmeli ve hizmet sektöründe çalışabilmelidir. Zenginleşen köylü göç etmeyecektir.”
http://www.guneygazetesi.com/6315-yaylalar-turizme-acilmali.html